Bu başlıkta dünyadaki kötülüklerin neden meydana geldiğini ve bunun Tanrının adaletini ve merhametini etkileyip etkilemediğini tartışacağım.

Bildiğimiz bir şey var ki, o da dünyada kötülük diye bir gerçek var. O yüzden önce şunu da kendimize sormalıyız bu kötülüklerin kaynağı ne?

Madde 4. Tanrı iyi ve merhametli ise dünyada kötülüklerin yaşanmasına neden izin veriyor? İyi ve masum insanların da acı çekmesi adil mi?

Dini kabul etmeyen bazı kişilerin, tüm kötülüklerin kaynağının temelde din olduğunu söylediğiini görebilirsiniz. (Örneğin Richard Dawkins). Çıkan savaşları ve acıları çoğunlukla buna bağlarlar. Diğer bir açıdan, masum kişilerin acı çekiyor olmasının iyi bir Tanrının varlığında mümkün olmayacağı da iddia edilir.

Kısaca, ‘her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve iyi bir Tanrı varsa, o zaman kötülük neden var’ sorusu gündeme gelir. Tarih boyunca bir çok filozof bunu tartışmış, ben de özet halinde bu konunun temel noktalarına bu yazıda kendimce değinmeye çalışacağım:

Madde 4a. İyi ve kötü diye yaptığımız tanımlamaların dayanağı nedir?

İnsan olarak olayları iyi-kötü, yanlış-doğru, güzel-çirkin gibi tanımladığımızı söylemiştim. Mesela, birinin parasını çalmak kötü deriz, küçük bir çocuğa işkencenin kötü olduğunu söyleriz, birini haksız yere öldürmek yanlıştır deriz.

Peki bu gibi tanımlamaları neye göre yapıyoruz? Kanunen suç olmasının yanında, bunlar içimizden gelen sesi dinleyerek yanlış dediğimiz şeyler. Peki neden ya da neye göre bunlara yanlış ya da doğru diyebiliyoruz?

Eğer bir yaratıcı yoksa ve her şey gelişigüzel bir şekilde oluşmuşsa, insan tamamen tesadüfi süreçler sonucunda var olan bir varlıksa ve insan üstü, her şeyi tasarlayan bir varlık yoksa, biz neyin iyi neyin kötü olduğunu objektif olarak tanımlayabilir miyiz?

Bana göre, bu durumda yapacağımız tüm ahlaki tanımlamalar subjektif olacaktır. Yani bir kişi, kültür, topluluk veya döneme ait kalmak zorunda olacaktır. Oysa biz tarihin tüm zamanlarında ve coğrafyalarında bazı eylemlerin kötü olduğunu söyleyen varlıklarız. Örneğin küçük çocuklara işkence edilmesi, herkes için her zaman kötü olarak tanımlanır. Yani içimizde objektif bir ahlak algısı var.

Öyleyse, kötülük diye bir tanım yapabilmek için önce Allah’ın varlığını kabul etmek zorundayız.

Allah yoksa, kime göre, neye göre kötü diye sormamız gerekir soruyu. Yani birilerine göre kötü olan bir şey, başkalarına göre kötü olmayabilir. Nitekim, çoğu kişinin kötülük dediğini hiç umursamadan yapan insanlarla dolu dünya.

Diğer bir açıdan, Tanrının var olmadığı senaryoda, insanın bir kayadan, taştan farkı tamamen tesadüfi süreçlere dayalıdır. Yani bir insanın zihin sahibi olmasını, bir taştan, topraktan ayrılmasını, tesadüfe bağlamış oluyoruz.

Biz şu an taşın parçalanmasını, toprağın eşilmesini kötülük olarak düşünüyor muyuz? Hayır. Öyleyse, taştan tesadüf eseri farklılaşan bir insana yapılan işkencenin kötülük olduğunu neye dayanarak düşünebiliriz? Saçma mı geldi?

Ya da şunu düşünelim, ateistlere göre insanın hayvandan bir farkı yoktur. Bir aslanın bir zebrayı öldürmesine cinayet demiyorsak, aslanı hapse atmıyorsak, neden bir insanın başka bir insanı öldürmesine cinayet diyelim o halde?

Öyleyse insanın ahlaki bir tanım üzerinde var edildiğini kabul etmemiz gerekir. Bu söylediklerim, konuya yabancıysanız belki biraz anlamsız gelebilir ama derinlemesine düşünürseniz mantıksal sonuçların böyle olacağını anlarsınız.

Bu yazıyı sonra daha uzun yazmak üzere burada bırakıyorum. Burada özetlemek istediğim, bir şeylere iyi ya da kötü demek için bile önce Allah var demeliyiz. Sonra kötülüğün kaynağı ne bunu tartışabiliriz.

Madde 4b. Kötülüklerin kaynağı nedir?

Bu yazıda bu tür kavramları derinlemesine incelemek gibi bir niyetim yoktu ama meselenin iyi anlaşılması için bunları belirtmek gerekiyor. Öncelikle kötülük derken, dünyada hangi tür kötülükler var bunları ortaya koymak gerek.

Kötülükler genelde iki kategoriye ayrılır. Bunlardan biri, doğal kötülükler denilen, deprem, ölümcül bakteriler, kasırgalar, göktaşı vb. nitelikteki olaylara dayanan kötülüklerdir.

Diğeri ise, acımasızlık, adâletsizlik, aldatma, savaş, zulüm v.b. insan kaynaklı kötülüklerdir. Yani ilkinde, insanın özgür iradesinden bağımsız meydana gelen olaylar varken, ikincisinde insanın seçimi sonucu oluşan kötülükler bulunmaktadır.

Buradan hareketle, konumuzla alakalı iki soru sormak mümkündür? Birincisi, eğer Allah iyiyse ve her şeye gücü yetiyorsa neden doğal kötülükler gönderiyor?

İkincisi ise, yine Allah iyiyse ve her şeye gücü yetiyorsa neden insanların kötülük yapmasına izin veriyor ya da neden insanları kötülük yapabilen canlılar olarak yarattı?

Bunların cevaplarını bir sonraki yazıda vermek üzere.

Sonraki yazı: Doğal Kötülükler neden var?

Gökhan

İlahi Adalet Dizisinin Önceki ve Sonraki Yazıları<< İlahi Adalet (2) : İnsanlar neden eşit şekilde yaratılmadı?İlahi Adalet (4): Kötülük Sorunu (2): Doğal kötülükler neden var? >>