Çocuklar ! Bu hayatta çıkarılabilecek sayısız ders var. Bu dersleri çıkarmak ve iyi bir insan olmak o kadar da zor değil. Ama maalesef insanların çoğu etrafına bakarken herşeyin bir manası ve nedeni olduğunu düşünerek bakmazlar. Sadece düz bir şekilde yaşar, nerden gelip nereye gitmek istediklerini pek sorgulamazlar. Bu yüzdendir ki “Cahillik mutluluktur” gibi cümleler türemiştir. Siz bu laflara itibar etmeyin. Çünkü dünyanın safi mutluluk amaçlı bir yer olmadığını görmemek için kör olmak gerek. Elbette dünyada mutlu olmak güzel ve gerekli bişey ama düşünsenize, sadece mutlu olmak ve zevkini çıkarmak için 70-80 sene yaşayıp sonra yok olmak anlamlı mı?
Dünyaya, gezegenlere uzaya bakıyorsunuz herşey sınırsız ölçüde komplike ama bu karmaşıklığın içinde bir düzen var. İnsana bakıyorsunuz, sınırsız derecede derin, komplike ve ama yine de düzenli bir işleyişi var. Daha bir çok şeye bakabiliriz. Bu kadar karmaşık olayların döndüğü, sayısız matematiksel hesaba göre işleyen, bir karıncanın bile bir şeylere hizmet ettiği, herşeyin en ince mantıksal detaylara dayalı olarak hareket ettiği bir dünyada, insanın 70-80 sene nihai bir amacı olmadan yaşaması ve sonra tamamen yok olması saçma gelmiyor mu?
Öyleyse, şunu anlamalısınız. İnsan dünyaya hayatını yaşamaya, gününü gün gelmiyor. İnsan dünyaya bazı şeyleri anlamak ve ona göre yaşamaya geliyor. Yani önce anlamalı, sonra inanmalı ve sonra ona göre yaşamalısınız.
Etrafınıza dikkatli bakın, herkesin herşeyi sizin gibi görüp alglamadığını farkedeceksiniz. İnsanlar aynı şeye bakarlar ama farklı şeyler görebilirler. Kimileri bu dünyayı sadece mutlu olmak, keyfini sürmek ve bunun paralelinde olan diğer amaçlar (para, mal, kariyer, beğenilmek vb.) için var sanırlar. Bu amaçlar her ne kadar yanlış veya kötü olmasalar da, 70-80 sene yaşanan bir yerde nihai amaç olamayacak kadar anlamsız ve basit şeylerdir.
Çocuklar! Dünyaya anlamak için bakın. Dünyada sayısız güzellikler var, bunun yanında sayısız kötülük de var. Neden sadece güzellik yok? Neden herkes iyi değil? Neden iyi insanlar da bazen kötü şeyler yapıyor? Neden kimi insanlar yüksek ego sahibi, bencil, aç gözlü, acımasız iken kimi insanlar merhametli, alçak gönüllü ve yardımsever? Neden bitkiler ve hayvanlar arasında bu şekilde bir değişkenlik yokken sadece insanlarda bu var? Hiç bugün yumurtanın üstünde oturan bir erkek pengunenin ertesi gün yeter artık bıktım ben gidiyorum dediği görülmüş müdür? Ya da etrafındakiler çiçek açarken ben bu bahar çiçek açmayacağım diyen bir ağaç?
Göremezsiniz. Çünkü onların tercih hakları yok. Tercih hakkı, seçme şansı olan tek canlı insandır. Bu imkan çok değerlidir. Çünkü bu bir iradedir ve seçim insanın elindedir. Kimileri bu iradeyi iyi yönde kullanır, kimileri ise kötü. Biz kötülükleri işte bu yüzden görürüz dünyada ve maalesef “dünya” için bu kaçınılmazdır.
İnsanda her ne kadar seçme şansı olsa da, hayatını etkileyen tüm kararları kendi iradesiyle verebilme gücüne de sahip değildir. Her girdiğiniz sınavı geçemezsiniz, her istediğiniz yere gidemezsniz, bazen hastalıktan kaçamazsınız, hergün istediğiniz sıcaklıkta olmaz hava, isteseniz de her gün mutlu olamazsınız.. Demek oluyor ki, insanın iradesi, diğer insanların iradeleriyle birlikte büyük ve karmaşık bir olaylar zinciri meydana getiriyor. Bir kişinin iradesi bir olayı tetikliyor, o olay başka bir olayı, o da başka birini ve böylece eşsiz ve görünmeyen devasa bir çark içinde deveran ediyor hayat.
Böylesine eşsiz bir ilişki ağının içinde her bir insanın iradesiyle verdiği kararların üstünde daha büyük bir karar mekanizması olmalı ki bu ahenk bozulmasın. Aksi halde bu düzen yerini bir kaos ortamına bırakırdı. Bu daha üstteki karar mekanizması iyinin ve kötünün bir denge içinde devam etmesini sağlayan güçtür. Bazen siz bir yöne doğru ısrarla gitmeye çalışırsınız ama gidemezsiniz, aylar, belki de yıllar sonra gidememiş olmanın daha iyi olduğunu farkedersiniz. Demek ki bu güç, geçmişi ve geleceği birlikte değerlendirerek bu dengeyi sağlıyor. İnsan ise sadece geçmişe göre karar verebilen bir varlık.
Çocuklar ! Bu büyük denge içinde nerede olduğunuzu iyi anlamalısınız. Aksi taktirde, hayatta olan bir çok kötü olay için sinirlenir ve lanet edersiniz. Hastalanırsınız, işinizi kaybedersiniz, bir yakınınızı kaybedersiniz, çok istediğiniz bir şey olmaz, bir canlının katletildiğini görürsünüz ve tüm bu kötü olaylar karşısında bir dayanak bulamaz ve isyan edersiniz. Kötü olaylara üzülmek, kınamak elbette gayet normaldir ve gereklidir. Ancak, bu kadar kötü şeylerin meydana geldiği bir yerse dünya, hiçbir şeyin anlamı yok, lanet olsun deyip boşvermenize neden oluyorsa, o zaman yeterince iyi anlamamışsınız demektir. Benzer şekilde, iyi şeyler olduğunda da, bunların kıymetini bilemiyor, zaten olması gereken şeylerin olduğunu düşünüyorsanız yine yanılıyorsunuz demektir.
Çocuklar ! Herkes hayattan iyi ya da kötü bazı dersler çıkarır. Hayatı kendine göre anlamlandırır. Bu bazen eksik olabilir. Ama eksik olduğunu anlamayabiliriz. İyi kavradığımızı sanırız. O yüzden akıl, vicdan ve mantığımızla sürekli olarak kendimizi değerlendirmeli ve öğrenmeyi sürdürmeliyiz.
Öğrendiklerimiz ne işimize mi yarar? Öğrendiklerimiz inanmamıza yarar. Ne kadar doğru öğrenirseniz o kadar doğru inanırsınız. Ne kadar inanırsanız o kadar manalı ve amacına uygun yaşarsınız.
Anlamadan inanmak eksik, inanmadan yaşamak boştur.
Düşün, anla ve yaşa..
Gökhan
1 Mart 2014