hayata dair

Mutluluk üzerine

0

İnsan olmak bazen zordur..  Çoğu zaman ne istediğini tam bilemez insan ve bu da mutlu olamamasına neden olur. Hep bir arayış içinde olur ama hep de bişeyler eksik gibi hisseder.. Bir değişiklik bekler, bazen de bir mucize. Başına güzel şeyler gelsin ister hep.. Sanır ki, istediklerini elde etmektir mutluluğun yolu. Aslında ne kadar anlamsız görünse de, mutlu olmak istediklerini elde etmekten geçmez, tam tersi bazen elde edememekten geçer..

Mutlu olmanın tanımı çoğu insana göre değişkenlik gösterir.  Sanırım mutlu olmak, insanın ne olduğunda kendini iyi hissedeceğine dair oluşturduğu inançla ilişkili.. Kariyere sahip olmak, önemsenmek, beğenilmek, maddi imkanlara sahip olmak gibi amaçlarla mutluluğu ilişkilendirince aslında sonu genelde çok başarılı olmuyor.

Jim Carrey’nin güzel bir sözünü okudum geçen gün: Dilerim herkes bir gün zengin ve ünlü olur ve hayalini kurduğu her şeye kavuşur; böylece aranılan esas cevabın bu olmadığını anlar. 

Düşünceme göre, mutluluk ancak insanın kendi kodları, benliği, doğası, yaşamı algılayışı yönünde işler yapması sonucunda tam anlamıyla mümkün olabiliyor. Ancak şunu da söylemem gerekir ki, mutlak ve gerçek mutluluk bu dünyada olamaz. Çünkü dünyanın dinamiği bu şekilde kurgulanmamış. Yanlış ve doğruların bulunduğu, nefis ve vicdan arasında gidip gelinen bir ortamda mutlak mutluluk olamaz.. Belki bu dünyada mutlu olduğumuz küçük anlar, öteki dünyadaki gerçek mutluluğun fragmanlarından ibaret. Yine de mutluluk güzel ve çok gerekli bir duygu.. Uğruna çok şeylere katlanmaya değer..

 

İnanmak…

1

Bir Hadis’te efendimiz şöyle buyurur: “Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” (Mirkât, 1/332)

Hz. Ömer (ra) ise bir sözünde şöyle der: “İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.

Bu iki sözü birlikte değerlendirince şu çıkıyor:

(daha&helliip;)

Anlaşmak..

0

“Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir ´yabancı´yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek…

O kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.

O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. Topal kuşlar birbirlerinin ´eksik´lerini bilir ve  onları sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine

En sahici dostluklar, ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner. Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran…”  Mesnevi.

Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır.

hayat üzerine

0

geçen gün bir film izledim. ismi yerçekimi. filmin başlarında astronotlar mekik üzerinde çalışmalar yaparken arka tarafta tüm ihtişamıyla dönen dünya görüntüsü çok güzeldi. bu görüntü bana, filmin konusundan bağımsız olarak, olaylara ne kadar uzaktan bakarsan aslında o kadar küçük göründüklerini hatırlattı. bazen sorunları çözemememizin aslında onlara çok yakından bakmak olduğunu farkettim.

Düşününce, o dönen kocaman kürenin içinde, türlü insanlar, türlü dertler, koşturmacalar, mutluluklar, hırslar, hüzünler kısaca bizim hayat diye adlandırdığımız her şey vardı.. Hepsi bir kürenin içine sıkışmışcasına dönerek ilerliyordu.

Hepsine birden uzaktan bakınca insan şunu fark ediyor. üzüldüğümüz her şey gerçekten üzücü şeyler mi, gerçekten sandığımız kadar büyük mü? ya peşinden koştuklarımız, o kadar eforu hak edecek kadar önemli şeyler mi? Daha önemli şeyleri kaçırıyor olabilir miyiz?

Bazen hayatı bir tebeşire benzetiyorum.. her birimize verilmiş farklı renklerde, farklı uzunluklarda tebeşirler. her gün bu tebeşirle bir yerlere çizikler atıyoruz.. bazen yanlış yapıp yeniden çiziyoruz.. ve bir gün bu tebeşir bitiyor. hayat işte oraya kadar.. bazılarımız zamanının çoğunu aynı yerde daireler çizerek, hiç ileri gidemeyerek harcıyor tebeşiri.. bazıları hedefe doğru dümdüz ilerliyor.. bazılarının hedef diye koyduğu şey ise belki onu çok başka yerlere götürüyor.

sanırım sorulması gereken soru şu. Tebeşirin bittiğinde sen nerede olmak istersin?

Ocak 2014

Gökhan

How I Met Your Mother

1

Bugün bir televizyon dizisi ile ilgili yazmak istiyorum.. Çoğu kişinin izlediği ve beğendiği bir dizi.. How I Met Your Mother..
Bu diziyi ilk nasıl izlemeye başladım bilmiyorum ama ister istemez kendimi içinde buldum ve hep takip ettim. Hatta tüm bölümleri bir kaç kez izlemişimdir.. Aslında alt tarafı bir dizi büyütmeye gerek yok diye düşünülebilir.. Belki bir yönüyle sadece izlenip eğlenceli zaman geçirilen bir dizi sadece.. Ama dizinin asıl önemli yanı, dizinin sana ne verdiği değil senin onda ne bulduğun bana göre.. Peki ne mi buldum?

(daha&helliip;)

en güzel an hangisidir?

0

buraya bir şeyler yazmak çoğu zaman aklımdan geçiyor ama nedense aklımdakilerin çoğunu aktaramıyorum.

kelimeler kuş sürüsü gibi uçuşuyor aklımda. bir sıraya girip anlamlı cümleler oluşturmak için yarış halindeler sanki. zaman zaman bir araya gelseler de yansıması zaman alıyor. o zaman anlıyorum ki, bir şeyi bitirmek için başlamak gerekiyor. ben de bugün bundan bahsetmek istedim.

(daha&helliip;)

Dünyanın mı içi boş yoksa bizim mi?

0

Tutunmak
Pek çok neden bize neden ve ne için yaşadığımızı unutturuyor, pek çok neden de bunu zaten hiç öğrenememize sebep oluyor. Hayatı başarılı olmak, iyi bir kariyere sahip olmak, çok para kazanmak, çok yeri görmek, saygın bir mevkiye sahip olmak ya da bir sevgiliyle birlikte olmakla ölçmek ne kadar mantıklı diye düşünüyorum. Yoksa bunlar yürüdüğümüz yolun sonundaki hedefler değil de, nereye yürüdüğümüzü bilmediğimizden mutlu olmak için uydurduğumuz yalancı amaçlar mı? bütün bunlar boşlukta savrulmamak için tutunduğumuz sahte hedefler mi?

Elbette bunlar da gerekli ama hayatın amacı olabilirler mi?

Teknolojik kalpler
Arkadaş ya da sevgili olmak da, arkadaşından sevgilinden ayrılmak da artık o kadar hızlı gerçekleşiyor ki artık. Bilgisayarın bir tuşuna basmak gibi, bir anda silebiliyoruz herkesi.. Öylesine sahte güzelliklere tutunmaktansa asıl rotasını çizebilsek hayatın belki daha anlamlı olabilirdi.

Affetmek
Kimilerimiz hiç hata yapmadığını sanır, kimileri de hata yapmaktan ölesiye korkar. Halbuki öylesine doğal bir şey ki hata yapmak. Ne çok mağrur olmaya, ne de çok korkak olmaya gerek var. Ama sorun hata yapmakta değil. Hata yapanı affedebilmekte.

Neden telefonlarda ve bilgisyarlarda en çok ‘geri’ ve ‘silme’ tuşları yıpranır hiç düşündün mü?

Yalan ve Yalnızlık
Dil bilimcisi değilim ama etimoloji sevdiğim bir konu. Kelimelerin köklerini düşünmeyi seviyorum. Nedense yalan ve yalnız (eski dilde yalanız, yalanuz diye de geçer) kelimelerinin köklerinin benzeştiğini düşündüm. Sanki birbiriyle ilişkili gibiler. Sanki her yalan insanı yalnızlığa sürükleyen, insanın kendine vurduğu bir darbe. Sanki her yalan, yalnızlığa atılan bir adım.

Sevgi
Madem sevgi var etti bu dünyayı peki neden dünyada en az olan şey sevgi? Aslında düzeltiyorum sevgi az değil, para sevgisi, mal sevgisi, şehvet sevgisi çok fazla.. Peki insan sevgisi?
Nedenini ben söyleyeyim. İnsanı sevdiğin zaman onun da seni sevmesini istiyorsun. Ya sevmiyor üzülüyorsun ya seviyor ama kıymetini bilmiyor yine üzülüyorsun. Kıymet bilerek seven sayısı oldukça düşük. Ama bir eşyayı sevdiğinde onun da seni sevmesi gerekmiyor. Ona sahip olman yeterli. İnsana sahip olamıyorsun ancak sabırla onu kazanabiliyorsun. Tabi sabredebilirsen.

Hayattaki En Önemli Kural Nedir?

4

hayat sence garip mi yoksa anlamlı mı? sence basit mi yoksa karmaşık mı? uzun mu yoksa kısa mı?  oyun mu yoksa kurgu mu? yalan mı yoksa gerçek mi?

hepimiz her gün hayatla ilgili bir şeyler düşünür ya da söyleriz. hatta bugün başka söyler yarın başka söyleriz. bir gün hayat iyidir, başka gün kötüdür. acaba gerçekte hayat nedir? acaba hayat tek bir doğruya indirgenseydi bu doğru ne olurdu?

(daha&helliip;)

Go to Top