buraya bir şeyler yazmak çoğu zaman aklımdan geçiyor ama nedense aklımdakilerin çoğunu aktaramıyorum.

kelimeler kuş sürüsü gibi uçuşuyor aklımda. bir sıraya girip anlamlı cümleler oluşturmak için yarış halindeler sanki. zaman zaman bir araya gelseler de yansıması zaman alıyor. o zaman anlıyorum ki, bir şeyi bitirmek için başlamak gerekiyor. ben de bugün bundan bahsetmek istedim.

bazen başlamak gerekiyor bitirmek için, bazen de bitmemesi için başlamamak… bazen başlamadan bitiyor bazı şeyler, bazen de başlamasını istemediğimiz şeyler bitmiyor.. ya da başlasın diye dua ettiğimiz şeyler hiç başlamıyor. ama hep bi’şeyler başlayıp bi’şeyler bitiyor.

hayat başlayıp biten şeylerin sayısıyla mı ölçülür, yoksa hayatın kendisi bitmeye mahkum bir başlangıç mıdır?

laf cümbüşü değil yapmak istediğim, sadece uçan kelimelerden bazılarını yakalayıp gelişigüzel sıralıyorum. ve fark ediyorum ki her sıralanışın farklı bir anlamı var. nasıl bir sıralanış ahengi ise hayatın kendisi, her sıralanışın da farklı hayat görüşü oluşturması olası mıdır?

evet çok şey başlayıp çok şey bitiyor ve bunlara bağlı çok olay var, olaylara bağlı çok düşünce, düşüncelere bağlı çok duygu, duygulara bağlı çok eylem, eylemlere bağlı çok sonuç, sonuçlara bağlı çok olay…

Başlayıp biten onca şeyden bir şeyler çıkarmak gerek.. Bugün ben de kendi adıma şunu çıkardım: En sevinçli anlar, güzel şeylerin yeni başladığı, kötü şeylerin yeni bittiği anlardır. güzel şeyler, başlarken bitmeye başlar ve hiç bir zaman başladığı o ilk andaki lezzeti ve heyecanı taşımaz. -ne yazık ki- giderek sönümlenir, kirlenir ve biter. kötü şeyler ise tam bittiği an anlamlı, sevindirici ve ibret vericidir. zaman geçtikçe aldığımız dersi unutur ve hiç olmamış gibi yaşamaya devam ederiz.

hayat ne mi? bilmiyorum… ama bildiğim bir şey var, hayatın içinde çokça tüketme ve çokça unutma var. işte buraya yazıyorum. oku, anla, yaşa ve unutma !!.