İlahi Adalet (7) : Kötülük Sorunu (5): Allah çocuklara yapılan kötülüklere neden izin veriyor?
Allah çocuklara ve masumlara karşı işlenen kötülüklere neden izin veriyor? Merhametli Allah’ın bu tür kötülükleri engellemesi gerekmez miydi?
Önceki yazı: Savaşların sebebi dinler mi?
Madde 4f. Merhametli bir Tanrı, çocuklara karşı işlenen haksızlıklara neden izin verir?
İnsan olarak içimizi sızlatan ve es geçemeyeceğimiz diğer bir konu, çocuklara ve kendini korumaktan yoksun olanlara karşı işlenen kötülüklerdir. Hemen hepimiz, bu tarz manzaralar karşısında duygulanır ve üzülürüz.
Bazılarımız ise, ‘hadi reşit birinin başına gelenler, onun yaptıkları sonucudur veya imtihan içindir’ ya da ‘Tanrı çocukların başına kötü olaylar gelmesine neden izin veriyor‘ diyerek bu konudaki bir nevi serzenişlerini dile getirirler.
Olayın verdiği acı ile bu duyguyu yaşamamız normal olabilir, ancak bizim rasyonel ve objektif olarak meseleye bakmamız gerekiyor.
Beklentimiz nedir?
Ben her bu tarz sorularda öncelikle şunu düşünürüm. Beklenti nedir? ‘Tanrı madem iyi, öyleyse çocukların acı çekmesine izin vermemeliydi’ bu beklentiden hareketle bir an için böyle olduğunu düşünelim. Yani çocuklara karşı kötülük yapılamayan bir dünya olmuş olsaydı böyle bir hayat nasıl olurdu.
Mesela, bir insan küçük bir çocuğu bıçaklamak istediğinde bıçak çocuğa girmeyecek miydi, kanını akıtmayacak mıydı? Böyle bir durum, fizik ve biyoloji kurallarına aykırı olacağından zaten kimse özgür iradesini kullanarak bu suçu işleyemez hale gelmiş olurdu. O durumda imtihan edilmek geçersiz hale gelirdi.
Evet, çocuklara ve akli dengesi yerinde olmayanlara karşı yapılan kötülükler hepimizin içini acıtır ama burada suçlu, fizik kurallarını ve insanı bu şekilde yaratan Tanrı mıdır, yoksa iradesiyle bunu yapmaya niyet eden insan mı?
Suçu işleyen insan olduğundan Tanrı’ya yönlendirebileceğimiz belki tek soru ‘neden insanı özgür iradeli bir varlık olarak (yani bu suçu işleyebilecek şekilde) yarattı’ sorusu olabilir. (Bu sorunun cevabına Tanrı insanları neden yarattı yazısı içinde ve Madde 4d’de değindim)
Bir de Kur’an bu konuda bize ne diyor ona bakalım. Kur’an, çocuklarımızın ve mallarımızın bizim için birer imtihan aracı olduğunu söylüyor. (8/Enfal-28, 64/Tegabun-15) Demek oluyıor ki, geçici ve test alanı olan dünya hayatında çocukların da başına birşeyler gelmesi, öncelikle ebeveynlerin özgür iradelerinin test edilebilmesi için gerekli.
Yani, birisi özgür iradesini yanlış yönde kullanarak bir çocuğa kötülük yapmışsa, bunun karşılığını görecek, çocuğun ailesi de sabrederek bunu karşılığında mükafatını görecek. Allah bizim sabrediyor olup olmadığımızı denemek için bir nevi test alanında olduğumuzu Kur’an’da sürekli söylüyor. (2/Bakara-155)
Hoşumuza gitmiyor olsa da, şunu biliyoruz, insan ancak zor durumlarda gerçek niyetini belli eder. Bu nedenle, belki bu tarz olaylar bizi çok etkiliyor ama işte zaten öyle durumlardaki tavrımız, Allah’a bağlılığımız, bizim imtihanımızdır.
Çocuğun günahı ne?
Peki ya çocuk? Çocuğun ne günahı var ki? Çocuk, (sarhoş birinin araç kullanarak birini yaralamasında olduğu gibi) bu olayda suçu olmasa da sonuçlarına katlanmak zorunda kalan kişi. Bu açıdan talihsiz bir durum olarak değerlendirilebilir. Ama unutulmamalı ki, başımıza zorluklar gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve hatta sistemin bu şekilde kurulduğu bir yerdeyiz.
Eğer cennet diye, kederin ve üzüntünün olmadığı ebedi bir yaşam alanını var etmemiş olsaydı Tanrı, o zaman, bu çocuğun başına gelenlere haksızlık, adaletsizlik diyebilirdik. Tek bir hayatı vardı onda da çok büyük acılar yaşadı derdik.
Ama eğer, başımıza gelenlere sabredip doğru yolda kalabilmek için irademizi kullanıyorsak ve bunun mükafatını alacaksak, çocuk da bu başına gelenleri hatırlamayacağı mutlu bir yaşama kavuşacaksa, o zaman bunların hepsine sınav sürecince dökülen birkaç damla ter olarak bakmalıyız.
Başımıza gelen kötülükler, yaşamımızı yönlendiren birer imtihan zincirinden başka bir şey değildir. Eğer bir çocuk, küçük yaşta bir olay yaşamışsa ve ölmüşse o zaten reşit olmadığından hesaba çekilmeyecektir.
Bu konuda Kur’an’da çeşitli ayetlerde, Allah’ın insanlara, Ey Akıl Sahipleri diye seslendiği, ‘aklınızı kullanmaz mısınız’ diye sorduğunu (Bkz. ilgili yazı) ve 17/Isra-15‘te “Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.” dediğini görmekteyiz.
Buna göre, akıl olarak yeterli düzeye erişmemiş ve peygamber mesajını anlayamayacak düzeyde olan çocuk ve akli dengesi yerinde olmayan kişilerin azaba çekilmeyeceğini söyleyebiliriz.
Küçük yaşta başına bir olay gelip, ömrünün geri kalanında bunun izlerini taşıyan insanlar da olabilir. Her ne kadar kişinin kendi iradesi dışında başına gelen kötülükler duygusal olarak canımızı acıtsa da, kabul etmemiz gereken gerçek dünyanın imtihan yeri olduğu ve özellikle bize zor gelen şeylerle sınanacak olduğumuzun bize bildirildiğidir. (3/Ali İmran-186, 3/Ali İmran -142, 18/Kehf – 7 , 67/Mülk-2)
Bu kötü olaylar kimimize yaşamının önceki dönemlerinde gelebilir, kimimize sonraki dönemlerde. Ama illa ki bir şekilde herkes kendi imtihanından geçmek zorundadır. Ayrıca, bu tarz olaylar, toplumsal vicdanın gelişmesi açısından faydalı olmakla birlikte diğer insanlara ibret verici de olabilmektedir.
Diğer yandan, Mutezile çocukların çektikleri elemlerin çeşitli yönlerden iyi olduğunu söyler: – Elemler, onlardan daha büyük zararları giderir. – Onların çektikleri elemlerin ahirette karşılığını verilecektir. – Ayrıca bunlar insanlar için ibret verici ve uyarıcı niteliktedir (el-Cü- veynî, 2010, 226-227.)
Sonuç:
- Allah’ın varlığını kabul etmeden bir şeye objektif olarak iyi ya da kötü demek mümkün değildir.
- Allah bazı kötülükleri dünya hayatında bizim irademizi sınamak için göndermektedir.
- Bazı kötülükler insana verilen iradenin kötü yönde kullanılması sonucu insanlar tarafından ortaya çıkarılmaktadır.
- Savaşlar islamda sadece savunma amaçlı ve aşırıya gitmeyecek şekilde olmalıdır. Diğer bazı savaşlar insanların dini kendilerine alet etmeleri sonucu olmaktadır.
- Dünyada yaşanan kötülükler geçici bir hayat için başımıza gelmektedir. Herkes iyi ya da kötü yaptıklarının karşılığını göreceği gerçek hayata ulaşacaktır.
Bizim tek yapmamız gereken, bu olaylar karşısında sabretmek ve Allah’a sığınarak imtihanı en az hasarla tamamlamaya çalışmak.
Sonraki yazı: Müslüman ailede doğmamış biri haksızlığa uğratılmıyor mu?
Gökhan
Bir yanıt yazın