insanların çoğu cehenneme mi gidecek

Kur’an’da insanların çoğu ile ilgili olumsuz bir senaryo çizildiğini önceki yazıda belirtmiştim. Bu yazıda ise, insanların çoğu cehennem için mi yaratıldı? Allah insanları cehenneme mi göndermek istiyor? A’raf 179, Hud 118-119, Secde 13, Kaf 30 ayetlerini nasıl anlamalıyız? Bu konular üzerinde durmaya çalıştım.

Önceki yazı: İnsanların çoğu imtihanda başarısız mı?

İnsanların çoğu Cehennem için mi yaratıldı?

Öncelikle insanların çoğu cehenneme mi gidecek önce bunu açıklığa kavuşturmak gerek. Önceki yazıda insanların çoğunun doğruları yakalamaktan uzak olduğu ile ilgili ayetleri verdik, ancak bunun çoğunluk cehenneme gidecek diye kesin bir sonuca ulaşmak için yeterli olduğuna emin değilim.

Bununla birlikte, A’raf suresi 179. ayette geçen ifade nedeniyle insanların çoğunun cehenneme gideceği ile ilgili bir anlam çıkartılabiliyor.

Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar.  İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. A’raf 179

Ben buraya Diyanet mealini koydum ama bu ayetin farklı çevirileri de var.  Bazı çevirilerde ilk cümle olarak ‘Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık‘ şeklinde bir giriş var. Bunu okuyan bazı kişiler, ‘demek oluyor ki insan ne yapsa boş’ gibi veya ‘Kur’an’da geçen tanrı çok acımasız’ gibi bir sonuca ulaşabiliyor.

Bu konuda eleştirilen diğer bazı ayetler: Secde, 13Hud, 118-119; Kaf, 30,

Bu ayeti ve bununla ilişkili olarak Kur’an’da geçen insanlarının çoğunun kafir, inkarcı olduğu ve cehenneme gideceği ile ilgili ayetlerin merhametli bir yaratıcı kavramı ile çelişip çelişmediğini birkaç alt başlıkta inceleyelim:

Yukarıda verilen Kur’an ayetlerinden Allah’ın merhametli olamayacağı, dolayısıyla Kur’an’ın da uydurma olduğu sonucuna giden insanlar olabiliyor. Tabii bu biraz da Kur’an’a ne gözle baktığınızla ilgili.

Eğer siz açık bulmak amacıyla incelerseniz, anlamaya çalışmazsınız, ilk gördüğünüz çelişki ihtimaline sarılır, bunun acaba mantıklı bir açıklaması var mıdır diye düşünmezseniz, kendinize iddianızı destekleyen bir madde daha bulmanın sevinciyle uzaklaşırsınız.

Ben bu sitede yaptığım yorumlarda, bu hatanın tersi bir hataya düşmeden objektif açıklamalar yapmaya çalışıyorum. Genelde sorulan ama cevapları tatmin etmeyen sorulara, kendi araştırma ve değerlendirmelerim sonucu, beni tatmin eden cevapları aktarmaya çalışıyorum. Elbette herkesin tatmin olma düzeyi farklılaşıyor.

Buradaki iddiaya gelirsek, yukarda verilen ayetlerde (A’raf 179, Secde, 13Hud, 118-119; Kaf, 30) geçen ifadelere ve bu ayetlerin öncesindeki ve sonrasındaki ayetlere baktığımızda Allah’ın kendi isteği ile ve hoşlanarak insanları cehenneme gönderdiği sonucuna ulaşılamayacağı çok açık bir şekilde belli oluyor.

Yazıyı çok uzatmak istemiyorum ama kaçamak cevap vermiş olmak da istemem. O nedenle her bir ayete çok kısa değinmek istiyorum:

A’raf 179:

Bu ayete dikkatli baktığımızda Allah’ın kendi iradesi ile insanları cehenneme göndermediğini, insanların kendi iradeleri ile düşünmedikleri, akletmedikleri, gaflet içinde kalmaları nedeniyle cehenneme layık oldukları belirtiliyor.

A’raf 176 ve 177‘ye de baktığımızda, Allah ayetleri inkar eden, kendine zulmeden, heva ve hevesine saplanıp kalan ve bu nedenle hayvandan daha aşağı seviyeye inerek cehenemi hakeden insanları tasvir ediyor.

Zira onlar, kendi iradeleri ile cehennemi hakettikleri için Allah cehennemi bu tür insanlar için yaratmış oluyor. Yani burada eğer sadece ‘biz birçok insanı cehennem için var ettik’ dese başka bir tanımlama olmasa, ‘evet Allah insanları cehenneme göndermek istiyor’ diyebilirdik. Oysa burada, onların cehennemi, iradelerini kötüye kullanarak hakettiklerinin anlatıldığını görebiliriz.

‘Tıpkı devletin hapishane inşa etmesinde olduğu gibi. Devlet insanları hapse atmak için hapishane yapmaz, ancak hapise atılmayı hakedenler için hapishane yapar. Bu adaletin gereğidir.’

Secde 13:

Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.

Bu ayetin devamına bakalım:

“(Onlara şöyle denilecek:) “O hâlde, bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı tadın.” Secde, 14

Burada görüyoruz ki, önce insan Allah’ı unutuyor/tanımıyor o nedenle cehennemi hakediyor. Yoksa Allah cehennemi -insanların ne yaptığından bağımsız olarak- insanlarla doldurmuyor. Son cümlede bu zaten vurgulanmış çok net: Yapmakta olduklarınıza karşılık edebi azabı tadın.

Hud 118-119:

Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

Bu iki ayette Allah, istese insanları aynı şekilde, yani hiç bir kötülük yapamayacak şekilde yaratabileceğini ancak bu şekilde değil özgür irade vererek yarattığını belirtiyor. Ayette geçen ihtilafa devam edeceklerdir ifadesi, Allah’ın isteğinin dışına çıkabilme yeteneğini temsil ediyor.

Zaten sonraki cümlede Allah ‘Zaten onları bunun için yarattı‘ diyerek, insanların yaratılmasındaki en önemli unsurun özgür irade olduğunu ve bu iradeyi yanlış kullananın ihtilaf içinde olabileceğini işaret ediyor. Bu şekilde özgür iradesini yanlış yönde kullananların yerinin de cehennem olacağını anlıyoruz.

117. ayete baktığımızda da ‘Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez.’ denildiğini görüyoruz. Yani Allah iradesini iyi yönde kullananlara zulmetmeyeceğini hemen bir önceki ayette çok net bir şekilde beyan ediyor.

Kaf 30:

O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.

Bu ayette de sanki Allah cehennemi doldurmak için bir gayret içindeymiş gibi gösteriliyor. Oysa Kaf 20. ayetten itibaren 30. ayete kadar okuduğumuzda, herkesin değil ‘inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfirin‘ cehenneme atılacağını görüyoruz.

Hatta bir önceki ayet olan Kaf 29’da Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” denildiğini de açıkça görmek mümkün. Yani, burada da Allah kuluna zulmetmeyeceğini, lakin adaleti gereği vaadini yerine getirmek adına hakedeni de cehenneme göndereceğini belirtiyor.

Kur’an’ın geneline de baktığımızda Allah’ın kullarına kesinlikle zulmetmeyeceğini, ancak insanların kendi kendilerine zulmettiklerini defalarca söylediğini görüyoruz.

Öyleyse Allah’ın insanları cehenneme atmak istediğini ve bundan hoşlandığını söylemek zorlama bir yorum olur. Allah’ın, hakeden davranışlar sergileyen insanları adaleti gereği cehenneme gönderdiğini söylemek daha doğru.

Buradan hareketle, Allah’ın kaç kişinin cehenneme gideceğini belirlemediği, insanların kendi seçimleri sonucu cehennemi hakettikleri anlaşılıyor. Bu durumda çok kişi veya az kişi üzerinden yorum yapmak anlamsızlaşıyor. Zira, karar verici tek bir merkez olmayıp, herkesin kendi iradesi olduğundan, neden çok neden az gibi yorumda bulunamayız.

Diğer bir nokta, Allah’ın insanları uyarmak amacıyla Kur’an’da caydırıcı bazı ifadeleri kullanması, onları affetmeyeceği anlamına da gelmez.

Allah’ın insanlara zulmetmeyeceğini ve adil olacağını söylediğini düşünürsek, sadece gerçekten hakedenlerin cehenneme gideceğine inanabiliriz.

 

İmtihan dizisindeki tüm yazılar

 

Gökhan

İmtihan Dizisinin Önceki ve Sonraki Yazıları<< İmtihan (5): İnsanların çoğu imtihanda başarısız mı?İmtihan (7): Allah insanı neden günah işlemeye meyilli yarattı? >>