Oturmuş bir deniz kenarında yahut bir tepede…
Geçmişi temaşa ediyor gözler…
Sözler geliyor akla, bu ana seza…
Boşa değil diyor bu ceza…
elbet bu hüsran boşa değil.
Etmiş olsa da masiva geçmişi talan…hayatı rezil…
Oysa gülüşlerin var sana kalan…
Her biri bir mebde-i hayat…
her saniyesi binlerce saat olan.

Öyleyse düşecekken Ye’se bir anda irkil.
Her yanı sarmış olsa da karanlık..
Ger göğsünü, karşısında dikil.
En ümitsiz olduğun anda…
Uzat ellerini… korkma… kalmaz havada…
Kimi yalnız komuş yaradan bu davada…
Boşa değil bu cefa…boşa değil bu hüsran keza…
Bir an-ı seyyale ömür, sanma ki maada…
Öyleyse bitecek bir gün, bitecek bu eza…